8 Ocak 2011 Cumartesi

Sanat Yönetimi ve Sorunları notlarından...




Dört Farklı Disiplinden İzlenimler...


Fahrelnissa Zeid





13.Beyaz Müzayede
Müzayede Tarihi: 6 Kasım-10 Kasım 2010
Müzayede Yeri: The Sofa Hotels, Nişantaşı

Türk Çağdaş ve Modern Sanatın her kuşağının önde gelen sanatçılarının başyapıtları ve yapıtlarının yer aldığı 13.Beyaz Müzayede toplam 333 eserden oluşmaktaydı.
Alıcılar ve katılımcılar düşünülerek 13. Beyaz Müzayede için de oldukça isabetli bir lokasyon ve mekan seçilmişti. Fakat Müzayedenin Sofa Otel’in alt katında olması daha ferah ve geniş bir alanda olmasını düşündüğüm akış için olumsuz olarak nitelendireceğim bir durum teşkil etti.
Müzayede alanına girer girmez hazırlanmış katalogun paylaşılması ile başlayan, yönlendirmenin doğru ve güzel bir şekilde gerçekleştiği karşılama oldukça hoşuma giden bir başlangıç oldu. Müzayede alanında bulunan insanların güler yüzlü tavırları da bu karşılamaya pozitif yansıyan bir durumdu.
13. Beyaz Müzayede’nin kapağında Ömer Uluç’un başyapıtı At-Karga-Ada Peyzajı bulunmaktaydı.
Katalog oldukça kaliteli, sanatçılar ve yapıtları ile ilgili bilgi veren nitelikte, Türk Çağdaş ve Modern Sanata ayna tutmaktaydı. Özellikle Türk Sanatçılar için yazılı kaynakların yeterince olmadığını göz önünde bulundurursak, Beyaz Müzayede’nin tüm katalogları çok kapsamlı bir kaynak niteliği taşımakla birlikte, Türk Sanatı’nın geldiği noktayı yansıtmaktadır.
                                      
Contemporary İstanbul
Fuar Tarihi: 25-28 Kasım 2010
Fuar Yeri: Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı

Türkiye’nin en büyük çağdaş sanat etkinliği olarak bu yıl 5.si düzenlenen Contemporary İstanbul’da 420 sanatçının 2 bin eseri sergilendi.
Fuarın lokasyon seçimi katılımcılar için ulaşım kolaylığı açısından oldukça uygundu. Fuar alanına girişte hissedilen ferah ve geniş açı, fuar alanında ilerledikçe kaybolmaya başladı ve yapıtların stratejik konumlandırmasında olumsuz bir açı oluşturdu. Girişte bulunan büyük yapıtlar oldukça dikkat çekiciydi. Yönlendirmeler çok fazla yoktu, fakat bu yapıtların daha yalın bir ortamda değerlendirilmesi ve incelenmesi açısından olumsuz bir durum teşkil etmedi. Oldukça aydınlık bir ortam olmasına karşın yapıtların bir çoğu kendilerine özel ışıklandırmaya sahipti. Katılım oldukça yoğundu ve katılımcılar çok fazla olmasa da broşürleri toplayarak yapıtlar ve sanatçılar hakkında bilgi topladılar.
Giriş katında bulunan yapıtlar daha çok Türk sanatçılarındı, alt katta ise daha çok yabancı sanatçıların yapıtları vardı. Dikkat çekici olan yabancı galerilerde bile bir çok Türk isme rastlamış olmamdır.
Sergilenen yapıtlar arasında fotoğraflar, tablolar, video enstalasyonu tarzındaki çalışmalar dikkat çekiciydi. Dinlenecek alanın kısıtlı olması hem katılımcılar açısından hem de galeriler açısından dezavantajdı. Galerilerin kendi aralarındaki iletişiminde de akışın sağlanması açısından olumsuz bir durum teşkil etti. Alıcıların galeri sahipleri ile daha geniş bir ortamda buluşmalarını sağlayacak ve alıcılarla yapıt üzerine sohbet ederek ikram eşliğinde olması gerektiğini düşündüğüm bir akış yoktu. Katılımda ki yoğunluğa hem sanatseverlerin takibi, hem alıcıların takibi, hem de yazılı basın ve outdoor’da gerçekleşen kapsamlı duyuruların etkisi de oldu. Fakat ben organizasyonun süresini kısa buldum
Çok etkileyici, farklı, cesur eserler vardı. Sevişen heykeller, Arap alfabesi stilizasyonlarının yanı sıra plexiye basılmış fotoğraflar, çelik malzemeye yapılmış yağlı boya çalışmaları ve üç boyutlu kolajlar gibi malzemelerin farklı kullanımları dikkatimi çekti.
Özellikle beğendiğim sanatçılar ve eserler Chris Jordan “Kaplan Yılı”, Seo Jeong Hak’ın eserleri, Ursula Solterman eserleri, Pınar Selimoğlu, Hakan Esmer, Gönül Nuhoğlu’nun videoart’ı, Ahmet Güneştekin “Güneşe açılan kapılar”, Martin C. Herbst “Lenissima 4” Hansscheib “Bilgi Canbazı




 “Beş Dönem” Bubi Sergisi




Sergi Tarihi: 26 Ekim – 12 Aralık 2010
Sergi Yeri: Akatlar Mustafa Kemal Kültür Merkezi

Çağdaş sanatçı Bubi’nin 5 ayrı döneme ait yapıtlarını incelemek üzere Akatlar Kültür Merkezi’ne giderken lokasyon seçimi konusunda sergiye ulaşmadan önce olumsuz fikirlere kapıldım. Fakat sergiye girdiğim an itibariyle gerek sanatçının kendisinin gelenleri karşılıyor olması ile oluşan pozitif enerji, gerekse samimi atmosfer oldukça ilgilimi çekti.
Bubi’nin yapıtlarının kategorilere ayrıştırılmış olması, dönem dönem sergilenmeleri, mekanın ferahlığı, ışıklandırma ve sanatçının yapıtları ile ilgili detaylı anlatımı serginin pozitif akışının sürmesini sağladı.
Bubi’nin yapıtlarında farklı malzemeleri kendi yorumu ile kullanıyor olması sonucunda oldukça orijinal görüntüler ortaya çıkmıştı. Atık bezler, ipler, borular, elektrik telleri, ahşap, karton gibi farklı malzemeleri yerine göre harmanlayarak kullanması, bazı yapıtlarında ise altın kaplama ve gümüşü bir arada kullanıyor olması özgür, farklı, karşıt, ezber bozan, özgüvenli bir sunumu da beraberinde getirdi. 
Bubi’nin bir eserlerinde annesine olan düşkünlüğü de dikkat çekiciydi.
Lebriz.com internet sitesinin yayınladığı “Beş Dönem” Bubi sergisi ile ilgili sanatçı ile yapılan röportajda kendisine neden “Beş Dönem” adını verdiği soruluyor. Bubi aslında 18 dönemi olan bir sanatçı olduğunu ve bu dönemlerin hepsini 2500 metre karelik bir alanda sergileyemeyeceğinden dolayı birbirine en yakın beş dönemi seçtiğini belirtiyor.
Bu dönemlerin isimleri Dikişli İşler, Aplike Yüzeyler, Motifler, Şekilli Tualler ve Kafesler.
Kendini ve eserlerini ifade ederken kullandığı “Eser kendi kendine oluşur, ben ona sadece yardımcı olurum” cümlesi ile üretimlerinde “kendini bırakmaya çalıştığı” yaklaşımını benimsediğini anlatmaktadır. Kalıcı olmak için” sanatçının kendinden kurtulması” gerektiğine inanması da ilgimi çeken cümlelerinden birisi olmuştur. Çünkü ancak kendinden kurtulması ile evrenselleşerek kalıcı olunacağını düşünmektedir.    























Baba Beni Okula Gönder
Sergi Tarihi: 1 Aralık 2010
Sergi Yeri: Beyaz Space, Maslak
           
“Baba Beni Okula Gönder” Bağış Sergisi Maslak’ta bulunan Beyaz Space’de düzenlendi. Lokasyon olarak merkezi ve ulaşımı kolay Maslak’ın tercih edilmesi ancak bunun yanı sıra bağış sergisinin yapıldığı alanın küçük olması ilk izlenimlerim arasında bulunmaktadır.
Hizmet kalitesi ve ikram konusunda Beyaz Müzayede’nin bir organizasyonu olması sebebiyle kalite oldukça yüksekti.
Bağış Kampanya’sına çalışmaları ile destek veren isimler Çağan Irmak, Derviş Zaim, Ezel Akay, Handan İpekçi, Mustafa Altıoklar, Sırrı Süreyya Önder, Ümit Ünal, Zülfü Livaneli’dir.Tüm bu isimler çekmiş oldukları fotoğrafların satışı ile kampanyanın içinde yer almaktadırlar.
Fotoğraflar mekanın küçüklüğü sebebi ile oldukça sık bir şekilde sergilenmişti.Sosyal Sorumluluk projesi kapsamında bir bağış sergisi olması sebebi ile de katılım oldukça yoğundu.
Bu tarz bağış kampanyaları için düzenlenen sergiler, sanat ile sosyal sorumluluğu birleştirerek hem katılımcılara hem alıcılara hem de kampanyadan yararlanacak ihtiyaç sahipleri için oldukça faydalı, kurumsal akışa uygun, güvenilir bir tablo oluşturmaktadır. Sanatçıların yapıtlarını bu amaç doğrultusunda hazırlaması hem yanlarında durdukları projeler anlamında hem de alıcıların beğendikleri sanatçıların eserlerini daha uygun fiyatlara sahip olmaları ve bu paranın da sanatçıya değil ihtiyaç sahiplerine gittiğini bilmeleri projeyi oldukça kuvvetli bir duruşa getirmektedir. Sanatçılar arasında özellikle Çağan Irmak’ın fotoğrafları oldukça hoşuma giden yapıtlar arasındadır. Fotoğraflarındaki dokunaklı hissiyat duygusu, reklam filminin bilinirliği doğrultusunda fotoğrafların hatırlanabilirliği, renk dokusu, fotoğraflamanın açısı dikkatimi çeken noktalar oldu. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder